Aşkın Algoritması (Zoe) Film Eleştirisi

İbrahim Karahasan
4 min readDec 26, 2020

--

Aşkın Algoritması (ZOE), Richard Greenberg’in senaristliğini yaptığı, Drake Doremus’un da yönetmenliğini üstlendiği ve başrollerinde Ewan McGregor (Cole), Léa Seydoux (Zoe), Christina Aguilera (Jewels), Theo James (Ash), Rashida Jones (Emma), Miranda Otto (The Designer), ve Matthew Gray Gubler (Michael) bulunan 2018 yapımı Amerikan romantik bilimkurgu filmidir.

Aşkın Algoritması filmi ilk olarak akla yapay zeka ile aşk konusunu işleyen “Her” filmini getiriyor. Her filminin eleştirisini incelemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Aşkın Algoritması filmini diğer filmler için de yaptığım önemli sahnelere değinme şekliyle eleştireceğim. Bu sebeple bu eleştiri spoiler barındırabilir.

Aşkın Algoritması filmini renk paleti olarak incelediğimizde karşımızda kasvetin olduğu karanlık renkler duruyor. Bütüne baktığımızda aşkı sembol olarak ele almak istendiğinden loş ışıklarla filmi izliyoruz. Film ayrıca romantizm filmi… Filmde yapay zeka, yapay zeka gibi davranmıyor, yapay zeka olduğunu sadece sözlü bir şekilde “beni gerçek olarak kabul et” gibi cümlelerle hissediyoruz ve baskın bir şekilde aşk konusu işleniyor. Aşkın uyumluluğu, getirdiği duygular, insanda hissettirdikleri…

Filmi tanıtmadan önce yukarıdaki afişteki iki kişinin Cole ve Zoe olduğunu ve ayrıca bu afişi oluşturan görselin filmde görsel şölen olması amacıyla yerleştirildiğini ve hatalı bir durum oluşturduğunu da belirtmek isterim. O arkadaki renklerin ses ile oluştuğu bir odada bağırma sonucu o hale geldiğini bize gösteren yönetmen Doremus, Zoe ve Cole arasındaki yakınlaşma sırasında ses dalgalarının görüntüye dönüştüğü oda fikrini hiçe sayarak ve aynı zamanda filmin yapay zeka değil aşk filmi olduğunu anlatmak istercesine odada sessiz kalındığı ve öpüşme eyleminin gerçekleştiği durumda o renkleri oluşturması film için benin vereceğim puanı diplere çekmekte rol oyandı.

Aşkın Algoritması filmi ilk dakikalarında yapay zeka konusunu ilişki testi üzerinden değiniyor. İnsanların dürüst cevapları ile yapay zekanın oranlaması sonucu çiftlerin ilişkideki yakışırlık oranı ortaya çıkıyor.

Filmin başında ilişki testinin tanımı ve bu ilişki testinin sahibi Cole’a göre yapay zekanın niçin gerekli olduğu konusunu görüyoruz. İlk dakikalarda duyduğumuz niçin gerekli olduğu sorusunun yanıtı bizi yapay zeka konusunda üretilmiş diğer filmlere götürüyor. Yapay zeka insanı hiç bırakmayacak ve ölümlü olmayacak! Zoe’a sorulan ilk sorularda da cevaplanmayan “ sevdiğiniz kişi intihar etmeye karar verse yardımcı olur musunuz?” sorusu bize yapay zekanın avantajı olarak sunulmuş ölümsüzlük konusuna değinen bir başka anlatım yolu.

Filmin ilk çeyreğini doldurana kadar yapay zekaya dair çok üst düzzey bir şey görmüyoruz ancak ilk çeyrek dolduktan sonra başrol karakterimiz Zoe’un laboratuvar sahibi Cole tarafından insan olduğuna inandırılmış bir yapay zeka olduğunu görüyoruz ki burada aklımıza gelen Zoe’un yapay zekaya seninle aşık olamayız çünkü sen 0 ve 1'lerden oluşuyorsun dediğini hatırlıyoruz. Her neyse buraya kadar olan kısmı eleştirmek gerekirse “yapay zeka olup olmadığımızı anlayamayacağımız bir dönem olacak mı?” sorusu gündeme geliyor.

Film yapay zeka Zoe’un, tasarımcısı Cole’a hislerinden bahsetmesi ile başlıyor. Zoe’un karakteristik özellikleri inceleniyor ve Cole ile yakınlaşması görülüyor. Bunlar yaşanırken bir diğer yapay zeka Ash’ın kıskandığını da görüyoruz.

Filmin yarısına geldiğimizde filmi sonlandırma isteğini baskın bir şekilde hissettim. Bunun sebebi kesinlikle filmin yapay zeka filmi olarak düşünüyor olmamdı. Siz de bu filmi eğer izlemediyseniz yapay zeka, bilim kurgu bağlamında değil romantik bir film bağlamında düşünerek izlemeye karar verin. Nitekim film yapay zeka aşkı gibi görünse de tamamen aşk kavramı üzerinde duruyor. Seratonin, aşık olmak, hisler, duygular, gözyaşı, cinsellik… Bunların ele alındığı bir film yapay zeka üzerinden anlatılmak istenmiş ancak insan üzerinden de ele alınabilir bir halde sunulmuş.

Filmde Jewels adında cinsel arzular için kullanılan bir yapay zeka ile tanışıyoruz. O’nun cümlelerinden insanların önemli ölçüde konuşma, anlaşma arzusu içinde olduğunu duyuyoruz. Eğer bu filmi ilerleyen zamanlarda gerçekleşir görecek olursak ve şimdi ile harmanlarsak zamanla insanların birbirinden koptuğu ve sadece kendisini dinleyecek uyumlu kişiler bulmak istediğini düşünebiliriz.

Zoe’un kaza geçirmesi ile fikirlerin sorgulandığı bir döneme girilen filmde makineler ile ilişki yaşamanın kabul edilebilir olduğu sorgulanıyor. Ancak yaşanan ilişkilerdeki his durumu bunu ortadan kaldırıyor. Zoe bir hayat kadını gibi davranarak yalnızlığını gidermeye çalışıyor. Cole ile görüşmesinde “laboratuvar gerçek değil” sözleriyle de bize Mary Deneyi’ni hatırlatıyor. Mary Deneyi hakkında Tye’a göre:

“Mary doğumundan beri siyah beyaz bir odada yaşamaktadır ve dış dünya hakkındaki bütün bilgileri ekranları siyah beyaz olan bilgisayarlar yoluyla elde etmektedir. Varsayalım ki Mary’nin elinin altında, insanların bir gül, bir gün batımı, gök kuşağı ve diğer fenomenleri gördüğünde zihinlerinde olup biten olayların fiziksel ve nesnel bilgisi olsun. O bilinmesi gereken her şeyi, cisimlerin yüzeylerini onların ışığı yansıtma biçimini, retinadaki ve optik sinirdeki değişiklikleri, görsel sanal korteksteki desenleri vs. biliyor olsun. Hâlâ bilmediği bir şey vardır.

Mary’nin bilmediği şey: yeşili, kırmızıyı veya başka bir rengi görmenin neye benzediğidir. Bundan nasıl emin olabiliriz. Çünkü Mary hayatında gördüğü ilk güle bakarken bir şeyler öğrenecektir. Öğreneceği şey, hiçbir fiziksel teorinin ele almadığı, belirli bir deneyimin neye benzediğidir. Bir şeyin ne olduğunu anlamak, onu tecrübe etmenin neye benzediğini bilmekten farklıdır. Çünkü belirli bir bakış açısından algılanan bir şey (maviyi sakinleştirici bulabilirim veya Ay’ı hep düz bir disk gibi görebilirim), bir nesnenin nesnel betiminin bir parçası değildir.”

Zoe da dışarıya açılımını ilk başlarda her ne kadar insan gibi davransa da sonradan makine olduğunu öğrendiğinde sıfırdan başlamış ve bu günleri tasarlayıcısı ile yaşadığı mutluluk dolu günlerle geçirmiştir. Dış dünya ile bağlantısını tam olarak oluşturamadığından gerçeklik algısı oturamamıştır.

Filmin sonuna geldiğimizde bu aşk temasına sıkışmış bilim kurgu filminin yapay zeka ile insan arasındaki aşkı incelediğini ve yapay zekaya bir insanın aşk duyabileceğini görüyoruz. Zoe gözyaşı dökemez iken Cole’un Zoe için gerçek olduğunu düşündüğünü gördüğümüzde Zoe gözyaşı dökmeye başlıyor ve bu büyük aşk (!) ile Zoe da gözyaşı döküyor bir insan gibi.

--

--